KAVGA İSTEYEN ÇOĞALDI

KAVGA İSTEYEN ÇOĞALDI

KAVGA İSTEYEN ÇOĞALDI

 

Toplumun her kesiminde 'kavga' kültürü ön plana çıkmaya başladı.
Yaşanan kavgalar beraberinde kaosu getiriyor. "Büyük aşklar, kavgayla başlar" denilse de, aslında kavganın bireye ve topluma kazandırdığından çok kaybettirdiği ön plana çıkıyor.
Siyasette, iş dünyasında, sporda, sanatta hep bir kavga zinciri var.
Farklı siyasi fikirler, marjinal yaklaşımlar, holiganizm ve farklı duygular ve olgular kavganın asıl nedeni değil elbette. Farklı din, dil, ırk, cinsiyet, fikirdeki insanlar bir arada barış ve huzur içerisinde yaşayabilirler.
Barış ve huzur için de, bireylerin 'ego' duygusunu bertaraf etmesi gerekiyor.
**
Siyasette 'patırtılı-gürültülü' olmasa da bir kavga yaşandığı aşikar.
Bugünlerde 'şeref' tartışmasının çokça yaşandığını görüyoruz. Birileri diğerini, diğeri birilerini 'şerefsiz' olmakla itham ediyor.
Şu anda karşılıklı ağız dalaşı şeklinde giden bu kavga, yakında dozunu artırarak şiddete dönüşeceğe benziyor. Üstteki insanların ağzından çıkan ifadeler, alttakiler için adeta bir 'vazgeçilmez savunulacak fikir' olarak kabul edilir, toplumda…
Doğru mu? Değil elbette…
Ülkenin içinde bulunduğu siyasi belirsizlik ortamı, bu kavganın taraflarını artıracak. Cephe genişleyecek. Hoş bir ortama gitmiyoruz, kısacası…
Siyasetçilerin, ülkeyi yönetmeye aday olanların biraz daha akil davranması gerektiğini düşünüyorum. Geçmişteki sağ-sol, laik-antilaik, gelenekçiler-yenilikçiler tartışmalarının nasıl şiddete dönüştüğü henüz hafızalardan silinmedi. Bugün de sağ-sol tartışmalarının yerini farklı cenahlar alıyor. Türk-Kürt, Doğu-Batı, Alevi-Sünni, HDP-MHP, AK Partili-Diğerleri şeklinde cereyan ediyor tartışmalar.
Doğru mu? Değil elbette…
İş dünyasında da bu kavgayı görmek mümkün. Her sektörde bir öne çıkım kavgası yaşanıyor. Rekabet kurallarının dışına çıkılarak, sürdürülen bir kavga var. Sektörlerde kendinden öne çıkanları istemeyenler Ahmetçi-Mehmetçi, Alici-Velici olarak kutuplaşmayı sağlıyor.
Spor dünyasında da bir 'öze hakim' olma çabası var. Bu çaba beraberinde ağız dalaşını gündeme getiriyor. Bir takım ithamlar, spor dünyasını farklı boyutlara taşıyor.
Doğru mu? Değil elbette…
**
Kahramanmaraş'ta bir saat kavgası yaşanıyor.
Onikişubat Belediyesi, geçen yıl kuruldu. Kısa sürede toplumda 'çalışan başkan' imajı oluşturmak ve rakiplerine göre bir adım öne geçmek isteyen Hanefi Mahçiçek görsel çalışmalara hız verdi.
Kent merkezinde veya kırsalda hızlı bir giriş yaptı, Onikişubat Belediyesi.
Statü değiştiren merkez ilçe (il) belediyesinin veya kapanan il özel idaresinin planlamaları arasında olan parke taşı döşeme, park düzenleme, asfalt çalışmaları gibi bir takım hizmetler yapıldı. Ramazan aylarındaki iftar programları da dikkat çekti. Beraberinde de kent merkezinde bazı yollara saatler dikildi. İşçi durakları yapıldı. Bunların hepsi kısa sürede planlandı, yapıldı, hizmete sunuldu.
Tecrübeli bir isim olan Hanefi Mahçiçek, ne yaptığını bilen ve geleceği düşünen bir isim; Kahramanmaraş yerel yönetimleri için… Daha önceki il belediye başkanlığı döneminde de kente hizmet süresinde çağ atlattığı bilinir. 
Mahçiçek, halkla barışık bir isim. Halkın sesine, isteğine kulak verir. Çevresindeki birkaç olumsuz, itici isme rağmen bu konuda kimse Mahçiçek'in eline su dökemez.
Büyükşehir Belediyesi de hizmet üretmek, görselliğe gitmek yerine sorunları yumak yumak büyütmeyi tercih ediyor sanki. Tepkilere rağmen bazı projelerde ısrar etmesi, değiştirmemesi, 'benim yaptığım doğru' düşüncesini taşıması devam ediyor. Halkın sesine kulak vermek, halkın sıkıntısını çözmek yerine; halktan uzaklaşmayı ve ötekileşmeyi tercih ediyor.
Elbette tercih kendilerinin… 
Son günlerde Onikişubat ile Büyükşehir belediyesi arasında bir saat kavgası gündeme geldi.
Onikişubat Belediyesi'nin ilçedeki bazı önemli noktalara diktiği saatlerin Büyükşehir Belediyesi tarafından kaldırtıldığı konuşuluyor. Büyükşehir, Onikişubat'a talimat göndermiş ve 'Kaldırın bu saatleri' demiş.
İstem doğru mu, yanlış mı; tartışılır. Ama büyükşehir belediyesinin sorumluluğundaki alanlarda hizmet üretmek te büyükşehirin kendi tasarrufundadır.
Ama, o saatlerin orada durmasının kime ne zararı var; o saatlerin kaldırılmasının kime ne faydası var? Bu soruya cevap bulamıyoruz.
**
Kısacası kavga yerine diyalogu seçmek gerekmiyor mu?

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER