'BAĞIMSIZ AVUKATLAR'DAN EYLEM

'BAĞIMSIZ AVUKATLAR' ADLİ KOLLUK YÖNETMELİĞİNİN DEĞİŞTİRİLMESİNİ PROTESTO ETTİ.

'BAĞIMSIZ AVUKATLAR'DAN EYLEM

İçişleri Bakanlığı'nın, Adalet Bakanlığı ile ortaklaşa hazırladığı Adlî Kolluk Yönetmeliğine Kahramanmaraşlı bazı bağımsız Avukatlar tepki gösterdi.
Kahramanmaraş Adliye Sarayı önünde toplanan bir grup Avukatlar adına açıklama yapan Av. Barış Antürk,   Adli Kolluk Yönetmenliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin  Hukukun Genel İlkelerine, Demokrasinin Vazgeçilmez Unsuru Olan Kuvvetler Ayrılığına, Anayasamıza, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun temel ilke ve kuralları ile Adli kolluk Mevzuatına aykırı olduğunu söyledi.
Av. Antürk, basın açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
17 Aralık 2013 günü Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet iddiasıyla kapsamlı bir soruşturma başlatılmıştır. Fakat henüz bu soruşturma devam ederken yargıya müdahale sayılabilecek bir şekilde adli kolluk yönetmeliğinde değişiklikler yapılmıştır.
Yönetmelikte değişiklik yapılan hususları bir kez daha hatırlamakta fayda görüyoruz.
(21/12/2013 tarih ve 28858 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Adli Kolluk Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 2. maddesinde yer alan "c)En üst dereceli kolluk amiri adli olayları suç işlenmesini önlemek, kamu düzen ve güvenini korumakla ve bu konuda gerekli tedbirleri almakla görevli ve yetkili olan mülki idare amirine derhal bildirir.",
3. maddesinde yer alan "ve en üst dereceli kolluk amirine" ve "Ceza Muhakemesi Kanununun 135 inci maddesinin altıncı fıkrasında sayılan suçlar nedeniyle yapılan soruşturmaların aşamaları hakkında Cumhuriyet savcısı tarafından doğrudan veya varsa ilgili  Cumhuriyet başsavcı vekili aracılığıyla  Cumhuriyet Başsavcısına  yazılı  olarak bilgi verilmesi zorunludur. Bu bildirim yazıları görüldü şerhinden sonra soruşturma dosyasında muhafaza edilir." şeklindedir.
Yukarıda belirttiğimiz değişiklikler, en başta Hukukun Genel İlkelerine, Demokrasinin Vazgeçilmez Unsuru Olan Kuvvetler Ayrılığına, Anayasamıza, Ceza Muhakemesi
Kanunu'nun temel ilke ve kuralları ile Adli kolluk Mevzuatına aykırıdır.
Bilindiği üzere; yönetmelik ile getirilen bildirme yükümlülüğü kapsamındaki adli olaylar, ceza soruşturmasına konu olup, yargılama faaliyeti içerisinde değerlendirilmektedir.
Getirilen bu düzenleme, Türk milletinin Bağımsız Yargıya emanet ettiği, Yargılama Yetkisinin, Yürütme organı tarafından gasp edilmesidir dolayısıyla kuvvetler ayrılığı ilkesi açıkça ihlal edilmektedir.
En üst dereceli kolluk amirinin, adli kolluk görevi yürütüldüğü sırada, görev sebebiyle sahip olduğu bilgileri mülki idare amiri ile paylaşmasına dair düzenleme, Anayasa'nın 9. maddesinde hüküm altına alınan "yargı yetkisinin bağımsız mahkemelerce kullanılacağı" ilkesine de aykırılık oluşturmaktadır.
Nitekim, 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanununun 160. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere "... soruşturma evresinde temel görevi yerine getiren organın faaliyetlerinde dört temel ilke egemen olmalıdır: Bunlar etkinlik, sürat, dürüstlük ve hakkaniyettir." Soruşturmanın etkin, süratli, güvenilir ve hakkaniyetli yürütülebilmesi için, ceza yargılaması kurallarının tespit edildiği yasaya uygun şekilde ve daha da önemlisi yargılama yetkisine haiz organ tarafından, gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
En üst dereceli kolluk amirinin adli olayları, mülki idare amirine derhal bildireceğine ilişkin hüküm ise adli soruşturmalara ilişkin bilgilerin, adli soruşturmalar açısından yetkisi bulunmayan mülki idare amirine bildirimi anlamına gelecek olup, başta Anayasa olmak üzere 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 157. maddesinde düzenlenmiş olan soruşturmanın gizliliği ilkesine aykırılık teşkil edecektir.
Şu hususun özellikle altını çizmek istiyoruz; Yargının kurucu unsurlarından biri olan Savcılık kurumu ve değerli mensupları, yürütme organına  tabi değildir aksine bu meslektaşlarımız CUMHURİYET' in bağımsız savcılarıdırlar.

Adli kolluk görevlileri de Cumhuriyet Savcılarının adli görevlere ilişkin emirlerini yerine getirmekle yükümlüdür.
Mu kolluğun soruşturmalara ilişkin görevlerini yaparken idari amirlere bağlı olmaması ve sadece Cumhuriyet Savcısına bilgi verip, Cumhuriyet Savcısının emir ve talimatları doğrultusunda hareket etmesi kuvvetler ayrılığı ilkesinin ve yargı bağımsızlığının bir gereğidir. Aksi durum soruşturmaya ve doğrudan yargı erkine yürütmenin müdahalesi anlamına gelir ki, bu da Anayasa'ya aykırılık teşkil ettiği gibi hukukun üstünlüğüne vurulmuş büyük bir darbedir.
Yine "Adli kolluk görevlileri, el koydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri emrinde çalıştıkları  Cumhuriyet Savcısına derhal bildirmek ve bu Cumhuriyet Savcısının adliyeye ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür."
Yukarıda bahsettiğimiz bu gelişmeler Cumhuriyetin Savcılarını ve dolayısıyla yargı erkini, yürütmenin bir kolu ve temsilcisi olan mülki amirlerin, adeta memuru kılınarak vesayet altına alma girişimidir.
Türkiye Barolar Birliği Başkam Sayın Metin Feyzioğlu'nun da belirttiği gibi; Yargı, yargı erkine sahip çıkmak zorundadır, Aksi takdirde savcım üzerinde, idarenin mutlak tahakkümü olacaktır. , Hepsinden önemlisi yurttaşın da yargısal güvence hakkı elinden alınacaktır. "Unutmayalım ki, adil bir şekilde ve bağımsız olarak işleyen hukuk düzeni hepimizin ihtiyacıdır" dedi.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER