OLACAK.. OLACAK.. OLACAK...

OLACAK.. OLACAK.. OLACAK...

OLACAK.. OLACAK..  OLACAK...

 Hayatımızda sıkça kullandığımız bir tümce var; "Zor başarılır, imkansız zaman alır" diye. 

Kahramanmaraşspor'un bu noktadaki hali de, bu sözü hatırlatıyor. Takımımız, yarın zor bir maça çıkacak. Bu ilke ile 'başarılacak'tır. İmkansız değil, başarmak. Çünkü Kahramanmaraşspor'un son haftalardaki inatçı tavrı, takımın ligde kalacağı konusunda kamuoyuna büyük bir inanç aşıladı. Bugün çarşıda, sokakta, kahvede, toplu taşıma araçlarında hep şu soru ile karşılaşıyoruz: "Abi bu takım ligde kalır mı?"
Çok uzun bir süredir, Kahramanmaraşspor'u da Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyespor'u da takip etme şansım olmadı. Bunu dile getiriyorum, bu kez "Abi sen yine de bilirsin. Ligde kalır mı, bu takım?" diyorlar. Ben de 'inanarak' şunu söylüyorum: "Elbette kalacak. Zaten son haftalardaki aldığı skorlarla bunu gösterdi."
Sonrasında koyu bir futbol sohbeti başlatıyor, insanlar. 
***
Gerçekten zor bir durum. 
Yine bir deyimdeki gibi "dananın kuyruğunun kopacağı" bir gün yaşayacak yarın Kahramanmaraş ve Kahramanmaraşspor. Biz şu andaki tabloya bakıyoruz, matematiksel senaryolar ortaya koyuyoruz. 
Kahramanmaraşspor'un ligde kalmasının tek yolu "kazanmak" değil. Kazanmak, şampiyonluk olacak bizim için. Ama diğer skor durumlarında ise rakiplerinin yani Gölbaşı ve Tepecik'in maçlarından gelecek skorlar öne çıkıyor. Çok çeşitli senaryolar var elbette, Kahramanmaraşspor için en iyisi 'kazanmak' ve ardından da 'şampiyonluk' turu atmaktır.
Yumurta-tavuk hikâyesini bilirsiniz. "Yumurta mı tavuktan çıkar, tavuk mu yumurtadan çıkar?" sorusuna cevap bulamayıp horoza sormuşlar. Horoz gülmüş, "Kim kimden çıkarsa çıksın, ben işimi yaparım" demiş ya… İşte Kahramanmaraşspor'un yarınki durumu da buna benziyor. Gölbaşı veya Tepecik kazanmış, kazanmamış, berabere kalmış; şu olmuş bu olmuş… Hepsi hikayedeki gibi olur, Kahramanmaraşsporlu futbolcular horoz misali işini yapacaklar, gülüp geçecekler.
Elbette zor bir 90 dakika yaşayacaklar. Stres dolu, heyecan dolu. Ama tecrübeleri ve son haftalarda aldıkları skorlar takımın stresten uzak ve rahat bir oyun sergileyeceğini de gösteriyor. Buradaki en önemli görev de kuşkusuz yönetim-teknik heyet-taraftar üçlemesine düşmektedir. Yönetim, son haftaya girilirken görevini bir kez daha yerine getiriyor ve oluşturduğu prim havuzu ile futbolculara artı motivasyon katıyor. Teknik heyet göreve geldiği günden bu yana moral-motivasyon ve teknik-taktik konusundaki becerisini de gösterdi. Taraftar da zaten takıma inanıyor ve "Bizler inandık, siz de inanın" diyor.
Geriye ne kalıyor… Sadece mutluluğu yaşamak. O zaman 'az daha sabırlı olmakta' fayda var.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER