TRAFİKTE SAYGI GEREKİR…

TRAFİKTE SAYGI GEREKİR…

TRAFİKTE SAYGI GEREKİR…

 Malum, trafik haftasındayız. 

4-11 Mayıs tarihleri arasında trafik ile ilgili bilinçlendirme çalışmalarına şahit olacağız…
Özellikle emniyetin trafik birimi bu konuda öncülük yaparken, belediyeler de bir takım etkinlikler yapıyor.
Trafik, önemli bir konudur.
Sözlükte "yayaların, hayvanların ve araçların karayolu üzerinde hal ve hareketleri" anlamı ile tarif edilen trafik, hayatın vazgeçilmezidir.
Kuşkusuz, bugünkü modern araçlar ve karayolları yapılmadan önce de önemliydi.
Bugün en ücra köylerde ve yerleşim yerlerinde bile bu konuya dikkat edilmesi gerekir, düşüncesindeyim.
Bırakın insan yığınlarının yaşadığı şehirleri bir kenara, küçük yerleşim yerlerinde bile trafik konusu sıkça sıkıntı olmaktadır.
**
Kahramanmaraş, trafik sıkıntısının en çok yaşandığı illerin ilk sırasında geliyor; denilse sanırız yalan olmaz.
Tamam.
İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya gibi metropol bölgelere göre belki çok rahatız ama, Kahramanmaraş'ta bir trafik keşmekeşi yaşandığına şahidiz.
Gerek özel araçlarla gerek toplu taşıma araçları ile ulaşım sağlayanların bu konudaki sıkıntılarını dinlemek 'bir dokun, bin ah işit' ilkesi ile bağdaşıyor.
Trafik kargaşasını düzenleyecek kimse de yok bu şehirde.
Çünkü yaşananlar ortada.
**
Sabahın ilk ışıkları ile işlerine başlayan ve akşamın ikinci karanlığına kadar ekmeğinin peşinde olan öğrenci servisleri…
Kahramanmaraş'ın çeşitli bölgelerinden fabrikalara servis yaparak ekmeğini kazanan işçi servisleri…
Kent içerisindeki toplu ulaşımı sağlayan özel halk otobüsleri ve minibüs dolmuşlar…
İnşaatlara beton taşıyan ve üzerinde mikser bulunan kamyonlar…
Özel araçları ile gündüz gece demeden adeta yollarda makas atarak sürat yapanlar…
Kırmızı ışık ihlalinde bulunanlar…
Park yasağına uymayanlar…
Gereksiz yere korna çalanlar…
İçerisinde makam sahibinin oturduğu özel makam araçları…
Yaya geçidini kullanmayan ve rastgele yerlerden geçen yaşlı-genç, öğrenci-sivil, kadın-erkek vatandaşlar…
Bu listeyi uzatın uzatabildiğiniz kadar…
**
Sahi, hangimiz hangimize saygılıyız?
Biraz mevkii sahibi isek kendimizi geçiş üstünlüğünde görüyoruz.
Ne saygı biliyoruz, he hoşgörü!..
Aracımızı park ettiğimizde, bizden sonra gelenin ya da bizden sonra park edenin ne yapacağını düşünmüyoruz; maalesef…
Ana yolda seyrederken, ara sokaktan biri çıkar mı; düşünmüyoruz…
Tali yoldan çıkarken, ana yolu kontrol etmiyoruz…
Şerit değiştirirken; dikiz aynalarından arkadan gelenlere bakmıyoruz.
Hep solu tercih edip, sağı kullanmamaya bakıyoruz.
Emniyet kemeri takmıyoruz.
Yanımızdakilere emniyet kemeri taktırmıyoruz.
Rast gele yerde toplu taşıma araçlarına el kaldırıp biniyoruz, rast gele yerde toplu taşıma şoförüne ineceğimizi söylüyoruz.
Ne kural tanıyoruz, ne de kurala uyuyoruz.
**
Vali-emniyet müdürü geçerken trafikçiler yolu kesiyor.
Vali-emniyet müdürü aracın içinde ise, görevliler görevini tam yapıyor.
Yoksa…
Belediye başkanların arabalarında, siyasilerin ve belediye başkanlarının araçlarının önünde yanar söner mavi-kırmızı ışık düzeneklerini izliyoruz.
Görevde olmayan ambulansların gereksiz yere siren çalıyor.
Görevde olmayan ve sadece devriye atan trafik ve asayiş ekipleri çoğu zaman üstünlük istediğini görüyoruz.
Sireni çalan ambulansla yol vermiyoruz.
Dahası, dahası..
Listeyi çoğaltın istediğiniz kadar.
**
Aslında trafiğin düzene girmesi çok zor değil.
Sadece yolların yapılması, yeni yolların açılması, trafik sinyalizasyonlarının doğru çalışması ile düzelme olmaz.
Biraz kendimize, etrafımıza saygımız olsun.
Gerisi kendiliğinden gelir.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER