KAHRAMANMARAŞ'TA SORUNLARI ÇOĞALTMAK!

KAHRAMANMARAŞ'TA SORUNLARI ÇOĞALTMAK!

KAHRAMANMARAŞ'TA SORUNLARI ÇOĞALTMAK!

 Siyaset, sorunların bir çözüm aracıdır.

Ancak, Kahramanmaraş'ta siyaset sorunları çözüm için değil; sorunları daha da çoğaltmak ve çözümsüzlük haline getirmek için kullanılıyor.
Son zamanlarda böyle bir izlenim doğamaya başladı.
**
İşadamlarının büyük bir kesimi, siyasetçilerle kopmaya başladı; siyasetçiler de işadamlarından soyutlanıyor artık.
"Kral benim" havasındaki siyasetçiler ile "kral benim" edasına bürünen işdünyası; kentin sorunlarının el birliği ile bir an önce çözümlenmesi yerine adım adım "çözümsüzlüğe" doğru gidiyorlar.
İnsanları kazanmak zor ama kaybetmek an meselesidir.
Memleketin sorunlarını çözmeye aday olmuş siyasetçiler, iş adamlarının sorunlarını çözerek önlerini açmak yerine adeta onları sorunlarla boğuşmaya ve önlerini tıkamaya gayret ediyorlar.
Oysa bu memleket hepimizindir.
Ne siyasetçilerin ne de işadamlarının yaşadığı bir dünyadır; Kahramanmaraş.
İşçisi, memuru, emeklisi, esnafı…
Sade vatandaşı, bürokratı…
Daha güzel bir Kahramanmaraş'ta yaşamak dururken, sorunları yığınlaşmış bir yörede yaşamaya mahkum ediliyoruz.
Siyasetçinin çalışmayan ve sorun çözmeyen bürokratı yerinde tutma gayreti de, garipsenecek bir durumdur, geniş bir pencereden bakıldığında.
**
2013 yılının sonuna kadar, ülke normal seyrinde gidiyordu.
Siyaset istikrarı kazanmış, ekonomi rayına oturmuş bir haldeydi.
Siyasetin hakim olduğu bir hava hakimdi ülkede. Ne zaman ki; 17-25 Aralık Operasyonları gündeme geldi, her şey tersine dönmeye başladı. Sofradaki tabak, ters döndü.
Aralarında bakanlar ve çocuklarının da bulunduğu bir kesime, operasyon gerçekleştirdi. Yolsuzluk, rüşvet iddiaları ile yapılan operasyonlar; ülkede seyri değiştirdi. Daha sonra siyasi iktidar, bu operasyonlara karşı bir takım yasal düzenlemeler yaparak olayların seyrini de değiştirdi.
Artık ülkenin çivisi çıkmıştı.
İnsanlar, bir takım suçlamalarla ayrışmaya başladı.
İki kutuplu bir ülke haline gelindi.
İktidarın karşısındakilere 'paralel' yaftası vuruluyordu. Siyasi düşüncesi ayrım yapılmaksızın insanlar, gruplar paralel devlet yapılanması ile suçlanıyordu.
Operasyonu yapan ve soruşturan emniyetçilere, yargı mensuplarına karşı farklı bir operasyon düzenlendi. Kirli ya da temiz çamaşırlar bir anda gün yüzüne çıkmaya başladı. Söz konusu edilen yapılanma ile yakın ilişkisi bulunanlar, bir anda dışlandılar ya da soyutlandılar.
Şimdi iki kutuplu bir ülke haline geldik.
Nitekim bu yaşananlar hem mahalli seçimlerde hem de genel seçimlerde farklı tablolar ortaya koydu. Sonucunda da bugünkü 'çözümsüzlük' haline geldik.
**
Kahramanmaraş'ta da bu ayrışma fazlasıyla oluştu.
Geçmişinde, iş bağlantılarında, rutin hayatında siyasi iktidarın 'düşman kabul' ettiği oluşumla direkt ya da endirekt bağlantısı olanlar adeta ötekileştiriliyor. Başarılı bir manevra ile iş dünyası ikiye ayrıştırıldı. Bunun zararları da olacaktı elbette ve önümüzdeki günlerde bunu daha net bir şekilde görmeye başlayacağız.
Bu memlekete okullar, sağlık kuruluşları, camiler kazandırmış ve bünyesinde binlerce kişiyi çalıştırarak şehrin asayişine, güvenliğine, huzuruna katkı sağlayanlar bugün suçlandıkları olgu ile ne kadar baş edebilirler? Baskı altında nereye kadar gidebilirler? Oluşturulan algılarla; kişilikleri, kimlikleri, variyetleri alaşağı edilenler buna ne kadar dayanırlar?
Bilemiyoruz.
Ama bildiğimiz bir şey var ki; bu yaklaşım Kahramanmaraş için hiç te hoş bir görüntü çizmiyor.
Sorunları çözmek mi istemiyoruz yoksa?

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER