SİZİ AZİZ NESİN Mİ GÖNDERDİ?

Şeker Dere’yi tırmanırken arabanın termometresi hava sıcaklığını 38 olarak gösteriyor

SİZİ AZİZ NESİN Mİ GÖNDERDİ?

Böbrek rahatsızlığımı tetiklediği için klimayı çalıştırmadığım gibi, meslek hastalığı boyun fıtığı yüzünden camları bile tam açamadığım bir ortamdaki ruh halindeyim.

Telefon ısrarla çalıyor.

Ben bakmamaya, o aramaya kararlı

Sonunda pes ettim.

Alo…

İyi günler Sırrıberk beyle mi görüşüyorum?

Buyurun.

Sırrı bey konuşmalarımızın kayıt altına alınacak olduğunu biliniz efendim.

Çok şükür tek korkum Allah’a karşı günah işlemek, gerisi oğlumun pipisi gibi…

Pardon Sırrı Bey anlayamadım efendim?

Hani söylediniz ya, (Konuşmalarımız kayıt altına alınıyor) diye kaseti başa sarıp oradan dinleyebilirsiniz hanımefendi. Buyurun ne diyecekseniz söyleyin. Niçin aramıştınız?

Sizi genel merkezi Türkiye’nin başkenti Ankara’da bulunan (…) sigortanın genel merkez genel müdürlüğünden arıyorum. Kahramanmaraş’tan bize ulaşan bilgilere göre Sırrı Beyyyy…

Saçımın ve kaşımın her telinden süzülen terden

İçimden ya sabır yarabbi… ya sabır çekiyorum.

Hanımefendi. Lütfen ne diyecekseniz acele edin. Telefonu suratınıza kapatmak istemiyorum deyince.

Size özel sağlık ve hayat sigortası kampanyası var.

Diye söyler söylemez ben ne mi söyledim?

Şimdi sevgili okuyucular. Siz kendinizi benim yerime koyun. İkide bir konuşmalar kayıt altında diye korku şeridi çekip anlatacağı şeye esrarengizlik, Başkent Ankara’dan girip genel merkezin genel müdürlüğünden çıkıp sonunda beni kakalamaya, pardon sigortalamaya çalışan bir laf cambazı pazarlamacıya ne derdiniz?

Hanımefendi, size benim telefonuma, rahmetli Aziz Nesin’in telefon rehberinden mi ulaştınız?

Hayır Sırrı Bey, ne alaka?

Sanırım siz onun söylediği koyunlardan sandınız beni.

Yok efendim. Ayyy rica ederim…

Anladım o zaman sizi rakip gazeteden tuttular. Beni manyak edesiniz diye de görev verdiler.

Diyerek sözüme devam ettim ama o sözler orada kalsın. Ben devam edeceğim yol için bir süre aranızda olamayacağım.

Dönüşte kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bu şehrin tepesindeki atanmış en baba isme vicdanının rahatlığını sorup, seçilmişine ise bu ne lahana turşusu diyeceğiz. Dünyayı kendi yarattı sanıp kendini camianın padişahı sananlar “Mağrurlanma padişahım senden büyük Allah var”  sözlerini hatırlatacağız. Hadi bana uğurlar ola…

 

(6 Temmuz 2012 Sabah Gazetesi Güney ekinden alınmıştır. Sırrıberk Arslan’ın köşesidir)      

 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER