ÖĞRETMENLER VE ÖMER BAYDEMİR

Dün 24 Kasım Öğretmenler Günü’ydü… Peki, ne vardı keder, hasret ve özlemlerin yüreğinden vurup harap ettiği bu bedenin hafızasında kalan 24 Kasım öğretmenler Günü için.

ÖĞRETMENLER VE ÖMER BAYDEMİR

Okul harçlığı verme gücünde olmayan ailenin öğrencisi olarak domates salçası sürülen çeyrek somun ekmeğini çantanın altında taşıyarak geçen ilkokul yıllarımda ne rahmetli babamın bana verecek çiçek parası vardı ne de evimizin bahçesinde koparacak bin çiçeğimiz…

O yüzden öğretmenime bir çiçek veremedim.

Ne ilkokul 4. sınıf öğrencisi iken bir 24 Kasım sabahı öğretmenime vermek için iki alt sokağımızdaki avlulu evin bahçesinde gördüğüm o kırmızı kış gülünü koparmak için çıktığım avlu duvarından düşüp kolumu kırdığımı ne de Kahramanmaraş Ortaokulu’nda okul müdürümüz dayağı ve numaralandırılmış dayak sopasıyla efsane olan Ömer Baydemir’den o gün 24 Kasım Sabah’ı yediğim Osmanlı sillesini unutmam mümkün değil.

Nasıl bir şans ki ne ders notlarım ne maddi durumum eşit olmasa da bu şehrin en varlıklı ailelerinin çocukları Zeynep Arıkan’ların Şule Balcı’ların sınıfında bulmuştum kendimi.

O gün 24 Kasım Öğretmenler Günü’ydü. Dayağıyla efsane okul müdürümüz Ömer Baydemir’in teneffüsün bittiğini duyuran zil sesi ile birlikte kantin katındaki bağırması adeta okulun ikinci katının tavanını zıplatıyordu.

Ne zaman çıktı, nasıl çıktı bilmem ama sınıfın kapısında üzerinde ceket yerine eşofman üstünü fark edip ‘Nerede senin ceketin’le birlikte Osmanlı sillesini yapıştırdığında yapılacak bir şey kalmamıştı.

Gökyüzündeki yıldızların hepsi başımın üstünde dönüyordu.

O gün 24 Kasım Öğretmenler Günü’ydü.

Gözlerine bakıp “Vardı da giymedik mi hocam. Olan kirlendi yıkadık ama kurumadı. Deyip sırama oturdum. Ders içinde sınıfa gelen nöbetçi öğrenci “Sırrıberk Arslan’ı müdürümüz çağırıyor” dediğinde korkudan dizlerimin bağı çözülmüştü. Cevap verdiğim için beni dövmeye devam edecek diye. Kapısından içeriye girdiğimde az önce ki o öğretmen Ömer Hoca gitmiş yerine bir melek gelmişti.

Bir sıcak oralet içirip bir de elime pula tutuşturdu. (Git Bommarşe’den bunları al ve giy) diye.

O gün 24 Kasım öğretmenler Günü’ydü.

O gün hem çocukluk ile gençlik ortası yaşta sınıf arkadaşlarının önünde dayak yemiş bir öğrenci hem de çorabından kundurasına, kravatından gömleğine ilk defa takım elbiseye kavuşmuş 324 Sırrıberk Arslan’dım.

Zaman geçip yaşlandıkça şimdi Ömer Hocamı çok daha iyi anlıyorum ama sen niye bu mesleği, gazeteciliği seçtin diyenlere de sebep olarak Ömer Baydemir hocamı gösterip “Körler memleketinde şaşılar padişah olur misali. Ömer Baydemir’in dayağından seçenek duyumu kaybettim döne dolaşa bu mesleği buldum” diyorum.

Dün 24 Kasım Öğretmenler Günü’ydü. Bize Türk olup Türk yaşamayı, önümüzde önder olup hür yaşamayı öğreten Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm öğretmenlerin gününü kutluyor, çalışan ve emekli olan tüm öğretmenlerimizin önlerinde saygı ile eğiliyorul.

(25 Kasım 2011 Sabah Gazetesi Güney Ekinden alınmıştır. Sırrı Berk Arslan’ın köşesi)

 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER