BU DAVA KAHRAMANMARAŞ’IN

Babam 45 yaşında arkasında beş tane ARSLAN gibi çocuk bırakıp cennete giderken ne bankalarda milyonlar, ne hanlar hamamlar ne yatlar ne de arabalar tarlalar bıraktı. Ama…

BU DAVA KAHRAMANMARAŞ’IN

“Dürüstlük, özü ve sözü bir olmak, bilip inandığımız doğrulardan şaşmamak” gibi bugün aradan geçen çeyrek asırdır yemeyle bitiremediğim bir miras bıraktı.

Kahramanmaraşspor A.Ş’nin sahibi Feridun Kolat’ı köşemde konuk ederken elbette ki “şahsi davam” yok.

Benim davam Kahramanmaraşspor’u alan şirketçilerin, dünyaya namusun bir Maraşlı için ne demek olduğunu kanıtlayan Sütçü İmam’ın torunları olan Kahramanmaraşlı’nın namusuna uzattığı dilin kavgası.

Benim davam Kahramanmaraşspor şirketçilerinin bu memlekette kazandıklarını yatlara katlara değil yine bu memlekete harcayarak Kahramanmaraşlı gençlere verdiği aşla-işle-eşle şehrimde canımızın ve malımızın huzuru ve güvencesinin ana kaynağı genç sanayicilerime yakıştırılan üslup ve suçlamanın kavgasıdır.

Elbette ki bunları bugünkü cuma namazına “Hutbe” olsun diye yazmıyorum. İnsanları uyarmak, doğru yolu bulmalarını sağlamak her insanın temel görevi olduğunu biliyorum.

İşte o yüzden ben de Kahramanmaraş spor şirketinin sahibi sayın Feridun Kolat gibi sonradan değil, doğma büyüme sapına kadar Kahramanmaraşlı olduğum için Kahramanmaraşlıma gerek kendisinin gerekse çalışma arkadaşlarının ağzından çıkanı kulaklarının duyması için uyarmayı görev kabul ediyorum.

Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.

Öyle ya ben kaseti sattı ya da satmadı kaygısı yaşayan şarkıcı değilim. Bol alkış alınmasını isteyen gösteri adamı değilim.

Seyirciye ihtiyacı olan, komedyen değilim.

Ben Kahramanmaraşlının gözü, kulağı konuşan diliyim. Fiyatları döviz borsası gibi Adana yolundan Antep yoluna dalgalanan, dün ak dediğine yarın kara diye yaza, kalemlerden hiç mi hiç değilim.

Neyse Sayın Kolat, o eteğinden yapıştığın balıkçısından, fındıkçısının, kahvecisine, kadar sor sana beni ve benim Kahramanmaraş ve hemşerilerini ne kadar sevdiğimi öğren.

Bak Sayın Kolat, şampiyon yaptığın bu takım için birkaç ay sonra büyükşehir olacak bu şehirde sadece ana sadece 5 tane bayrak asılmış ise burada düşünmelisin.

Bu şehirde futbolun, futbolcunun konuşulduğu Milli Takım Antrenörü Abdullah Avcı’nın şeref misafiri olduğu TÜFAD’ın seminerinde bir Allah’ın kulu seni adını bile anmadıysa, sonra orada bırak plaketi, bir tek dal çiçek verilmediyse burada düşünmelisin.

Sana bir şey diyeyim mi sayın Kolat.. Özür dilemek erdemdir, büyüklüktür. Vakit geçirmeden çık Kahramanmaraşlıdan dil uzattığınız namusu için özür dile. Size aş, iş veren iş adamları ile adamcıkları yani elma ile armudu karıştırıp aynı sepete koyduğunun farkına geç de olsa vardığını söyleyip özür dile.

Hem çıkıp ‘Kimseye ihtiyacımız yok’ diyeceksiniz, hem takım yenilince bu şehrin Belediye başkanının, Valisinin sahada yuhalanmasına seyirci kalacaksınız, hem de ‘Bize sahip çıkmıyorlar gidip bunları Başbakan’a anlatacağım’ deyip gözdağı vermeye kalkacaksınız.

Bizim burada üç kuruşa köfte yok Sayın Kolat. Sen çık özür dile, herkes de isterse sana sahip çıkar.

 

(22 Haziran 2012 Sabah Gazetesi Güney ekinden alınmıştır. Sırrıberk Arslan’ın köşesidir)       

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER