GEÇMİŞ OLSUN GÖKSUN. UMUTLAR BAŞKA BAHARA KALDI!

Bir gazeteci için yazılara bir haftadan fazla ara vermek çok uzun bir zaman dilimidir. Çünkü güncel konular hakkında okurlarını bilgilendirmek, bulunduğu bölgenin kalkınması için önerilerde bulunmak ve bunun yanında eksikliklerin ve yanlışların giderilmesi için toplumun duyan kulağı gören gözü olmak gibi çok özel bir görevi olan gazetecinin kaleminin sürekli elinde olması gerekmektedir

GEÇMİŞ OLSUN GÖKSUN. UMUTLAR BAŞKA BAHARA KALDI!
Yazılarıma neden ara verdiğim konusuna gelince. Aslında çok basit. Eleştiri yazısı yazmak istemediğim için. Gördüğüm yanlışları dile getirmesem, yazmasan vicdanım rahat bırakmıyor. Yazsam eleştirilen insanlar rahatsız oluyor, meyve veren ağaç taşlanır diyerek birde üste çıkmaya çalışıyorlar. Anlayacağınız sakalla bıyık muhabbeti. Ama gelin görün ki uzun bir aradan sonraki bu yazımda yine birilerini eleştirecek, gördüğüm aksaklıkları dile getireceğim. Çünkü tertemiz duyguları sürekli sömürülen, geleceğine ipotek konulan ve sürekli bir başka bahara bırakılan, hep kandırılan, sadece seçimlerde hatırlanan, seçim zamanları verilen ve hiçbir zaman gerçekleşmeyecek olan sahte vaatlerle kandırılan bu güzel ilçenin güzel insanlarının içinde bulunduğu durum içimi acıtıyor.

 

Çok değil bundan yedi ay önce yani 2011 yılının Aralık ayında “2012 Göksun yılı olabilir mi?” başlıklı bir yazı kaleme almış, dilimin döndüğünce 2012 yılı içinde yapılacak yatırım ve yapılması gereken çalışmaları ve oluşturulacak istihdamı dile getirmiştim. Çok bilindik bir nükte ile giriş yaptığım yazıdan bir bölümü hatırlatmak istiyorum.

 

… Göksun için yapılanları yetersiz görüyorum ve daha fazlasını istiyorum. Mesela, 2012 yılının Göksun yılı olmasını istiyorum (isteyenin bir yüzü, vermeyenin ya da yapmayanın iki yüzü…). Nasıl mı?

 

Geleceğe daha bir umutla bakmak için önce at gözlüklerini çıkarıp atmakla başlayabiliriz. Sonra insanlara hükmetmek yerine, onların önünü, ufkunu açacak girişimlerle devam edebiliriz. Yeter mi? Tabii ki yetmez. En önemlisi, kısır siyaseti ve fayda vermeyen çekişmeleri bir tarafa bırakıp Göksun’u daha müreffeh bir seviyeye ulaştırma ideali etrafında birlik olmalıyız. Bir hedef doğrultusunda bir ve beraber olmaktan zarar geldiğini ne gördüm ne de duydum. Güçler birleşince zor işlerin yapılması kolaylaşır. Çünkü birlikten kuvvet doğar.

 

Aslında çok öncelerde yapılması gereken fakat bir türlü hayata geçirilemeyen ve bekleyen projeler ve yatırımlar var. Bunları sonraki yıllara sarkıtamadan bu sene içerisinde yapılmasını sağlamak ve bunların yanına yeni projeler üretmek ve yeni yatırtmalar yapmak için çalışılırsa işte o zaman 2012 yılı gerçekten Göksun yılı olur…

 

Evet, sevgili dostlar, bu yazının üstünden tam yedi ay geçti. Ama yeni yatırımlar planlamak şöyle dursun (dışarıdan gelen birkaç istisna hariç), daha önceden planlanan ve ihalesi tamamlanan yatırımların yüzde doksanı hala bekleme aşamasında. Geçen yıl eğitim öğretime başlaması gereken Atatürk İlköğretim Okulu inşaatı malzeme ve işçilikten çalınmasına rağmen hala bitirilebilmiş değil. Temeli geçen yıl kazılan ve 1 Ocak 2013 tarihinde eğitim öğretim görülecek şekilde teslim edilmesi gereken Anadolu Öğretmen Lisesi inşaatı da maalesef çivi çakılmadan bekliyor. Yine geçen yıl inşaatına başlanan ve Haziran 2012 tarihinde esnafa hizmet vereceği açıklanan SGK müdürlüğü hizmet binası karkas olarak bekliyor. 75 yataklı olarak duyurulan ancak 50 yataklı olarak ihalesi yapılan ve Mayıs ayında temellerinin atılacağı söylenen yeni devlet hastanesi binasının ancak temeli kazılabildi. Göksun METEM bahçesine yapılacak olan ve geçen yıl temeli kazılan spor salonu alanı tehlike çukuru olarak terk edilmiş durumda. Aktif bir şekilde devam eden tek yatırım ise YURT-KUR tarafından yapılan 300 öğrencilik yüksek öğrenim öğrenci yurdu.

 

Yol konusu ise başlı başına bir muamma. Tünel’in karlar eriyince atılacak temeli ise yeni karların yağmasını bekliyor. Zaten ona da çok az bir süre kaldı. Tünel inşaatında yaklaşık 600 civarında insan çalışacağının duyurulmasından sonra iş başvurusu yapan gariban Göksunlunun işe başlayıp evine ekmek götürme hevesi ise başka baharları beklemekte. Zaten bu yolun ve tünelin zamanında yapılması, burayla birlikte Kayseri il sınırına kadar tamamlanmayan yol, diğer taraftan trafiğin en yoğun olduğu Elbistan yolu ve buralarda kaybedilen canlar kimin umurunda ki. Sayın bölge müdürü, Göksun yollarına yıllardır bir kepçe vurmadan yılın başarı ödülünü Göksun’dan alarak dolabına koydu nasıl olsa.

 

Uzun kış dönemini ufak çaplı seminer ve konferanslarla geçiren yöneticilerimizin, o zaman sıklıkla gündeme getirdiği konferans salonu ise her yaz mevsiminde olduğu gibi maalesef bu yaz döneminde de rafa kalkan ve hatıra gelmeyen planlamalar arsındaki yerini almış durumda.

 

Fakülte rüyası ile yapılan toplantı ve girişimler sonunda elde edilen Uygulamalı Bilimler Meslek Yüksek Okulu ise sadece isim olarak yaşıyor. Okulu hayata geçirmek için henüz öğretim görevlisi alımı yapılmadığı gibi uzun bir süre de yapılacağa benzemiyor. Dolayısıyla bu eğitim döneminde de öğrenci alımı yapılmayacak ve umutlar başka baharlara kalmaya devam edecek. Boş binanın müdürlüğünü başarı ile yürüten sayın müdürümün gelecek yıl verilecek olan başarı ödülü listesindeki yerinin unutulmayacağını düşünüyorum.

 

Değerli dostlar, yedi ay önceki yazımın sonuç kısmına bacak olursak, o yazıyı şu şekilde tamamlamıştım.

 

… Bu bahsi geçen yatırımların istihdam oluşturma hususunda çok büyük bir öneme sahip olduğu gözden kaçırılmamalı. Bu yolların, tünelin, binaların inşaatını hangi şirket ya da şirketler yaparsa yapsın, ama burada çalışacak işçilerin Göksunlu olması sağlanmalı. Sadece işçiler değil, inşaat malzemesinden doğramasına, PVC’sinden camına kadar aklınıza ne geliyorsa her şeyin, Göksunlu esnaftan sağlanması durumunda ilçe ekonomisine katacağı katma değer çok büyük olacaktır.

 

Çok şey mi istiyorum acaba?

 

Evet, belki çok şey istememiştim ama tüm bunları ve daha fazlasını yapabilecek ve organize edecek bir liderin olmayışını hesaba katmamıştım. Cenabı Allah Göksun’a çok şey vermiş ama bir lider vermemiş. Ya da lider olacak insanlar gereğini yapamadıkları için çok kısa sürede art niyetli insanların tesiri altında kalarak, kendilerine umut bağlayan Göksunlunun umutlarını boşa çıkarmışlardır. Bir memleketi yönetmek ve kalkındırmak kısır çekişmelerle değil, ancak birlik beraberlik ve güçlü bir ekiple olur.

 

Gelin görün ki bu memleketi yönetmek ve kalkındırmak için yola çıkanlar ne hikmetse başa gelince her şeyi unutup değişiyorlar. Kendilerini yukarılara taşıyan ve destekleyen kişileri bir çırpıda kenara itiyor ve oraya nasıl geldiklerini hatırlamıyorlar. Sonuç mu? Tabi ki her taraf için hüsran ve heba olan yıllar. Bu durumu, 718-755 yılları arasında yaşamış, İslam tarihinin tanığı ve sanığı, Emeviler ve Abbasiler döneminin halk kahramanı, sadece tarihin figüranı değil baş aktörü ve gerçek bir tarih yaratıcısı olan Ebu Müslim Horasani, bakın nasıl özetlemiş;

 

“Onlar şerlerinden emin oldukları için dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Düşmanlarını dost kazanmak için kendilerine yakın tuttular. Yakın tuttukları düşmanları dost olmadı, lakin uzak tuttukları dostları düşman oldu. Herkes düşman safında toplanınca yıkılmaları mukadder oldu.”

 

Bir kez daha geçmiş olsun Göksun ve sevgili hemşerilerim. Umutlar bir kez daha başka baharlara ve önümüzdeki seçim dönemine kaldı.

 

Kalın sağlıcakla.

 

Nurettin DAL

[email protected]

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER