ORTALIK TOZ DUMAN.

 

ORTALIK TOZ DUMAN.

Yine  ortalık  toz  duman, toz  duman ülkenin hali, ve toz duman söylenen sözlerin her biri, kim söylemiş olursa olsun.  Ve  kimse yaptığının söylediğinin, çağrılarının “doğru olup olmadığını” biliyor da değil. Bilmiyorlar sözlerinin yarısı yalan, veya bilmek istemiyorlar, dertleri ahaliyi nasıl ikna edebilirim, hepsi bu.  Onlar sadece çağırıyorlar, sadece bizim yanımıza gelin diyorlar, bizim partimize oy  verin diyorlar, sizi  yalnız biz kurtarırız diyorlar.

Ve bunu yaparken “tek  gayeleri” kendi yerlerini sağlamlaştırmak, güçlerini çoğaltmak, oylarını artırmak “arttırabilirlerse”  en azından bulundukları yerden aşağıya düşmemek hedefleri.

Zira biliyorlar ki, düşerlerse darmadağın olacaklar, kötü savrulacaklar, toz duman olacak bütün hayalleri, kurdukları hayalleri  yerine gelmiş  olmayacak, belki de “her biri” bir birine düşman olacaklar, öyle bir iş başlarına gelirse.

 Seçim zamanına yakınlaştığımız şu günlerde “partilerin” içinden bulunduğu durumdan söz  ediyorum, ve bunu yaparken ayırmıyorum hiç birini başka birinden. Onlar ne derse desin, mevcut sistem “onların her birini” kendi oyuncusu kendi savunucu yapmakta çok mahir, ve bundandır sistemin “kimi partileri” kendine uygun hale gelsin diye terbiye etmeye kalkması. Tarih şahittir ki o terbiye tezgahından çok parti geçti bu ülkede. Terbiye olmayı kabul etmeyenlerinde başına gelmedik kalmadı, bunun böyle olduğunu bu ülkede yaşayan her insanda biliyor.

 Ve bundandır hangisi söz ve güç sahibi haline gelirse “kendilerini oraya taşıyan gücü” kutsamak ona hizmet etmek zorundadırlar. Zira bu sistem kendine uyum sağlamayanları, kendine itaat etmeyenleri hep al aşağı etmiştir. En son yirmi sekiz şubatta gördük biz bu tezgahın sıradan bir tezgah olmadığını. Gerçi bu günlerde biraz “geriye çekilmiş gibi görünseler de” onların varlığının izi her yerde şimdi yine. Ve şimdiki hükümet edenlerde bunun farkında oldukları için “onlar ile” dost olmayı ön plana taşıyorlar, bunu saklamaya çalışsalar da. Sanıyorum anlatabilmişimdir.

Ve  bundandır “bizim” hiçbir partinin yanında durup “aferin size, siz doğru yapıyorsunuz, söylediğiniz sözler  doğru” demeyişimiz. Yine bundandır “hangi partide” bulunurlarsa bulunsunlar eski dostlarımızın bizi görmezden gelişleri. Varsın onlar öyle yapsınlar “biz onlara” selam hepinize demeye devam edeceğiz. Ama kimsenin suçuna ortak olmayı da seçmeyeceğiz, çok yalnız kalsak da.

Zira biliyoruz ki “insanın” insana her zaman ihtiyacı var “ve şu zalim dünyanın” kimi nimetlerine sahip olmak  adına bir kalbi incitmeye, kırmaya üzmeye asla değmez, o kalp kime ait olursa olsun. Ama nedense “bir çok  kişi” bu konularda bizim düşündüğümüz gibi düşünmemiş olmalarından “senin partin, benim partim kavgasından dolayı” bir birimizi anlamaya dinlemeye yanaşmıyoruz. Bilmiyoruz önemli olan kardeşliğimiz, önemli olan bir birimizin elinden tutmaya hevesli olmamız, önemli olan “sözlerimizi değil” insanlığımızı ve kitabımızı öncelememiz.

Rabbim “sen herkesin kalbinden geçenleri en iyi, en doğru bilensin” sen bil başkasının bilip, bilmediği çok  umurumuzda değil canımızı acıtmış olsalar bile.

Bizim yüreğimizde yeryüzünde yaşayan her kardeşimiz için ayrılmış yer vardır. Ve bunların nerde yaşıyor olduklarına bakmadan, renklerine bakmadan, ayaklarının çıplak oluşuna bakmadan “ve bakmadan günahları var mı yok mu” diye “ben Müslümanlardanım” diyen her kişiye yer vardır kalbimizin derinliklerinde. Ve bu asla sözle kalan  bir şey de değildir. Bundandır “yazılarımızda” ölüme yatırılan, evlerinden yurtlarından edilen, zalimlerin zulmünden kaçan kardeşlerimize sahip çıkmayan varsıl adamlara öfkemizin oluşu.

 Son söz: Seçimlerde kim kazanırsa kazansın, kim iktidar olursa olsun “gidişatın yönünü değiştirmedikleri müddetçe” hayırlı şeyler olmayacaktır bu ülkede. Artık anlayalım “barışın dışında” bir çıkış yolu yok bu ülkenin huzur bulmasının. Bundan deriz bu kavgalar bitsin diye, kimse kimseden daha çok akıllı değil diye. Bu ülke hepimize yeter diye çırpınıp duruyoruz. Ondan diyoruz “bu karanlığın bu savaşların bu gelen şehitlerin ölen çocukların günahına” hepimiz, her parti ortak diye. Kimse kendi partisinin temiz olduğunu söylemesin “bütün partiler, bütün siyasiler” yaşadığımız bu karanlığın müsebbipleridirler. Başta Ak parti, HDP, ve de  MHP.

Sözlerimiz yine yarım kaldı. Ama yapabileceğimiz de bir şey yok. Bu uzun yazışlarımızdan dolayı bir gün bu köşeden atarlar bizi. Olsun canları sağ olsun. Gelin partilerin liderlerin yapmadığını, yapamadığını biz yapalım “kardeşlik” ilan edelim her birimize Türküyle Kürdüyle. Selam hepnize.

                                                                                                                                 Mehmet   KAYA

YORUM EKLE