Elbette biliyorum, bazı kimselerin hoşuna gitmeyen şeyler yazdığımı, bazı kimselerin hoşuna gitmeyen sözler söylediğimi de. Ben "bazı desem de" aslında çok kimsenin hoşuna gitmeyecek sözler söylediklerimiz. Oysa muradımız birilerini asla üzmek değil, birilerine sen kötülerden sin demek de, değil.
Hem öyle şey olur mu, biz aynı duvarın önünde hayata dair direnen insanlarız, kötülerden olmayalım diye, zalimlerden olmayalım diye, onların yanında ve arkasında durmayalım diye "az çok" direnmeye çalışanlarız. Bütün günahlarımıza rağmen adımızın karşısında Müslüman yazılı bizim. Gayretimiz bu adı temiz tutalım diyedir. Muradımız elimiz bir birimize uzansın, bir birimizin kalbine dokunsun, bir birimizi hep iyiliğe ve hayra çağırmak adınadır.
Ondan bu kadar "naz dolu" sözler etmeye çalışıyorum, bir birimize yakınız diye, bir birimizin anlamaya çalışırız diye, bu sözleri ediyorum.
Ve kardeşçe "kardeşim, aziz insan!" durduğumuz yer cennete yakın değil, daha çok cehenneme yakın demeye çalışıyorum. Dünyaya yenik düşmeyelim, dünyanın aldatıcı güzelliklerine de. Dünyaya yenik düşmenin öteki adı cehenneme düşmektir.
Durduğumuz yer uçurum, durduğumuz yer karanlık, durduğumuz yer tehlikeli demeye çalışıyorum. Durduğumuz yerin önü cehennem.
Düşmeyelim diyorum, düşürsek kalkamayız diyorum. Düşürsek fena parçalanırız, kolumuz kanadımız kırılır diyorum. Kalbimiz çok kanar durduğumuz yerde düşersek.
Çünkü birileri, kimi adamlar, kimi siyasetçiler, kimi din adamları, bizi yanlış yönlendirdiler demeye çalışıyorum. Bizi Allah'a, çağıracakları yerde kendilerine, kendi partilerine, kendi guruplarına kendi cemaat ve tarikatlarına çağırdılar diyorum.
Ve şimdi soruyorum sana, öyle yapmadılar mı, öyle yapmıyorlar mı hala?
Ve demiyorum "bu yanlışları gören benim" diye, ama diyorum. Bir kere daha düşün, bir kere daha bak "durduğun yer cennete mi, yakın" yoksa cehenneme mi?
Hayatımızda var olanlar "ne kadar" kitaba uygun bir daha düşünelim diye, yeni sözler ediyorum sana. Kimi kere acı, kimi kere öfkeli sözler ama, hepsi yerimizi değiştirelim diye, hepsi cehenneme yakın olan yerlerden uzaklaşalım diye.
Biz insanız, biz kardeşiz, biz hesap gününe inandığını söyleyen kişileriz.
O gün mahcup olmayalım diye, o gün yüzümüz gülsün diye "gel yerimizi değiştirelim, yerimizi cennete giden yolun üstüne taşıyalım" diye böyle söylenip duruyorum sadece.
Şimdi sen beni "köşe yazarı, gazeteci filan diye" düşünüyorsan, hayır kardeşim ben onlardan değilim, onlar gibi "bak sen bilmiyorsun, ben biliyorum" filan da, diyen değilim. Akıl taşımıyorum sana, sana kardeşlik taşıyorum, sana elimi tut, buralardan gidelim diyorum. Buralar karanlık, buralar fırtına rüzgar, buralar cehenneme yakın, buralar zalim adamlar ile dolu, gel buralardan taşınalım diyorum.
İnsanız biz, ve bütün insanların acılarına ortak olmayı, o acıları hayata taşıyarak azaltalım.
Farz ek ki, bir yolda rastladın bana öylesine konuştuk, öylesine dertleştik, öylesine sorduk bir birimize "ne olacak bu insanlığın hali diye, bu ülkenin hali ne olacak?" dedik bir birimize, demeyelim mi?
Müslüman bir toplumun bireyleriyiz ya hani, bir birimizin derdine acısına ortak olmayalım mı? Olmazsak bunun adı Müslümanlık, bunun adı insanlık olur mu?
Demiyor mu "bütün kutsal kitaplar, ve bütün Peygamberler" bir birinizin elinden tutun ey insanlar diye?
İşte ben bunları hatırlatmaya çalışıyorum sana. Çünkü seni kardeş bildim ben, seni insan bildim, düşersem elimden tutacak ve kaldıracak biri bildim.
Yani bu kadar büyük ve yüce sevmeliyiz bir birimizi. İşte ondan ben buradayım.
Çok selam sana. Allah sana ve bütün insanlara, bütün Müslümanlara çok yardım etsin.
Bu savaş günlerinde Allah kalbimizden tutsun.
Mehmet KAYA