Aziz dost ve aziz insan!
Asırlardır kendi hainleri ile uğraşan bir ülke ülkemiz. Asırlardır batılı şeytanlar Hıristiyanlar, Siyonistler ve kilise tarafından “parçalanmaya yok edilmeye, en azından iğdiş edilmeye, geleceği yok edilmeye çalışılan” bir ülke ülkemiz.
Ondandır “yine” doğulu batılı alçakların, zalimlerin ve sömürü düzeni ile ayakta kalan güçlerin, ve onların iş birlikçileri içimizdeki piçlerin, var olan Türkiye’ye karşı oluşları, ve Türkiye karşısında birlik olmaları. Güç birliği etmeleri, el birliği söz birliği etmeleri, ve ülkeyi parçalamaya çalışmaları.
Bakınız yeryüzünün en azılı zalimleri, kafirleri müşrikleri, ve Siyonizm Emperyalizm, ve bunların içerideki iş birlikçileri, boğazda sefa süren kanı kirli adamların her biri, baronlar beyaz adamlar “bu ülkenin” ayakta kalmasından rahatsızlar. Kim ne derse desin, önümüze hangi bahaneler konulursa konulsun, ve hatta kimileri “bunu da nereden çıkardın?” demeye dursun bu düşmanlığın asıl nedeni, bu kadar çığırtkanlık, bu kadar gürültü çıkarmalar, bomba sesleri yakıp yıkmalar “ülkede İslam’ın” yüksek sesle dillendiriliyor olunmasındandır.
Aslında bütün Siyonistler, Emperyalistler ve sömürü düzeni ile ayakta duran batılı devletler Amerika ve Rusya biliyorlar ki “İslam” bu ülkeden yeniden Dünya ya ışık dağıtacak, yeniden seslenecek yeryüzüne “ben buradayım” diye, geçmişte olduğu gibi. Yine kimi beyinsizlerin, onca tenkit edip eleştirmelerine rağmen “tarih önümüze koyuyor ki” Osmanlı gittiği her yere sadece medeniyet götürmüş, insanlık götürmüş, kardeşlik götürmüş ve İslam’ı taşımıştır. Yani İslam’ın bir başka adı olan “Osmanlıya” bundandır bu kişilerin düşman oluşu. İçimizdeki kanı bozukların bunca feryat etmeleri. Osmanlının geri gelme, ve yeniden dünyaya seslenme korkusudur “içlerindeki korku” iş birlikçilerin.
Bunların her biri biliyorlar ki, dünyayı güzel kılan, ve onlarca ülkeyi güzel kılan, “bizim mirasını ret ettiğimiz” Osmanlının oralara yaptığı eserlerdir, camilerdir hanlardır, hamamlardır, medreseler ve köprülerdir. Ve batılılar “o eserleri her görüşlerinde” İslam’ı hatırlamakta ve bir gün Osmanlı geri döner mi diye büyük korku yaşamaktadırlar. Ve bundandır Osmanlının devamı sayılan Türkiye ye karşı düşmanlık ve kin beslemeleri. Güç birliği ve söz birliği ederek ülkenin parçalanmasını istemeleri, ve bunun için de her şeyi yapıyor olmaları, ve içimizde bu kadar ajan bulundurmaları.
Siz Mit tırları olayının sıradan bir olay mı sanıyorsunuz? Ve şimdi zalimlerin canilerin ve katillerin, yerli ve yabancı soytarıların bunca söz birliği etmelerini nasıl anıyoruz ki. Kendi ülkesini “o ülkenin” düşmanlarına şikayet eden, bunun için mektuplar yaza, makaleler yazan, veya yazdıran alçakların çığlığıdır duyduğunuz sesler. Ve bizim ülkemiz üstüne, oyun oynamaya çalışan, ülkemizi parçalamaya, ve kendi emelleri için her şeyi mubah gören adamların çığlıdır duyduklarınız. Bu ülkede özgürlük yok, basın özgürlüğü, yaşama özgürlüğü yok, diye çığlık atanların, ve bu çığlığa yabancı ortaklar edinenlerin her biri “birer” canidir geçmişlerinde, birer katildirler aslında.
Farkında mısınız bunların yanında Tayyip Erdoğan’dan daha sevimli Rusya devlet başkanı. Hatta Suriye Devlet başkanı olan zalim kişi. Bunlara göre, ve yabancı ortaklarına göre Türkiye din devletine doğru gidiyor, nasıl gidiyorsa. Şeriat devletine gidiyor neden bunca korkuyorlarsa.
Yani kimi dostların sandığı kadar küçük değil bu oyun. Bu oyun büyük, bu oyun zalim, bu oyun alçakların ve hainleri oyunu, ve zalimlerin oyunu. Bu oyun “aslında” ben kurutulmuş et yiyen bir kadının çocuğuyum diyen Muhammed Mustafa’nın dinine “yani” İslam’a tezgahlanmış bir oyun. Ve bütün zalimlerin, batılı doğulu kralların, Nemrutların, Firavunların, ve Hıristiyanların kilisenin, yerli ve yabancı papazların “el birlik” mücadelesi İslam’a karşı. Bunu apaçık söyleyemedikleri için “değişik” bahaneler üstünden ülkeyi yangın yerine çevirmeye çalışıyorlar. Seyircilerine yazıklar olsun.
Mehmet KAYA